Şimdi; hasretini elimde ki kalemimin mürekkebine bırakıp, klavyelerden alıyorum yokluğunun sancılarını. Her tuşa basan parmaklarımla en çok senin ellerini dokunmayı özledim. Gözlerine bakmayı. Sensizlikte kaçıncı güneş bu gözyaşlarımı sensiz kurutmaya gelen... Kaçıncı bahar bu yokluğundaki yüreğimde arsız karları eritmeye gelen. Bilemiyorum, hâlâ cüzdanımda duran resminle avunurum. Gittin, takvimler sanma ki seninle değişti. Gönül takvimlerinde yokluğunun tarihi var. Bir gelsen içimdeki büyüyen hasret dağlarını eritiriz gülüşlerinle. Bir uzansan yüreğime, göğsünde ağlayıp senin kollarında uyusam keşke..
Dualarımda ıslattığım seccademde senin ismini anıyorum yine.. Hasretinde seni.. Yüreğimden serpiştirdiğim harflerimden, mısralara dökülen bu mektubumu alman dileğimle. Ve ben seni, yüreğimle, gönlümle, kalbimle Sevdim. Yüreğimin sensiz akşamlarında sessiz çığlıklarında inan. Özlüyorum seni, hem de çok özlüyorum, ama yürekten, ama gönülden, ama kalpten…Ela gözlü, dağ çiçeğim....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder