teknoloji

adtech

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Roma




Roma'nin Tarihi, Geçirdiği Dönemler, Kuruluşu, Imparatorlarin Kronolojik SiralamasiBugünkü Latium bölgesinde, Tiber Irmağı'na bakan tepelerde kurulmuş birkaç köyden oluşan eski Roma, sonradan dünyanın en büyük imparatorluklarından birinin merkezi oldu. Romalılar tarihte pek çok ülkenin dilini, edebiyatını, yasalarını, yönetim biçimini ve mimarlığını etkiledi.İtalya'nın Roma şehrinde kurulduktan sonra bütün Akdeniz ülkelerine hakim olan ilkçağ devleti. Milattan önceki bin yıl içinde kurulan Roma, önceleri bir çoban köyüydü. Muhtemelen Etrüsklere karşı otlaklarını savunmak isteyen Albalılar gelip Roma'da yerleştiler. Etrüsklü krallar, Roma'yı ele geçirip, imar ettiler. Etrüsk İmparatorluğunun güçten düşmesi üzerine Romalılar, Etrüsk krallarını kovarak Cumhuriyet adını verdikleri kralın yanında, zengin ve soylu kimselerin temsil edildiği senato ve halk meclisinden meydana gelen bir idare kurdular. Zengin bir azınlık elinde bulunan iktidar, zaman zaman çoğunluk olan fakir Plepler tarafından zorlandı ise de, hiç bir zaman zenginlerin elinden kurtarılamadı. M.Ö. 450'lerde vatandaşlar arasında eşitliği esas alan Oniki Levha Kanunu kabul edildi. M.Ö. 3. yüzyıl ortalarında Romalılar, İtalya Yarımadasına hakim oldular. Fakat, Roma şehri dışında kalan insanlar, Romalılara tanınan vatandaşlık haklarından mahrum bırakıldılar. Hep köle muamelesi gördüler. Romalıları daha zenginleştirmek, onların neşelerine neşe katmak, sefahat alemlerine malzeme olmak durumunda kaldılar. Romalılar, İspanya'ya kadar uzanan bir deniz imparatorluğu kuran Kartacalılara karşı M.Ö. 264 yılında Pön Savaşlarını başlattılar. M.Ö. 146 yılına kadar devam eden Pön Savaşları sonunda Kartaca İmparatorluğu yıkıldı ve Romalılara bağlı bir Afrika Eyaleti kuruldu. (Bkz. Pön Savaşları)Gittikçe güçlenen Romalılar, Doğu Akdeniz havzasına da yerleştiler. Mekadonya ve Yunanistan'ı hakimiyet altına aldılar. Bergama Krallığı da Romalıların Asya Eyaleti haline getirildi. Güney Galya ve İspanya işgal edildi. M.Ö. 1. yüzyıl boyunca yeni yeni bölgeleri işgal eden Romalılar; Germenleri, Kimmerleri ve Pontusluları yendiler. Suriye ve Filistin'i işgal ettiler. Anadolu ve Yunanistan'ı yeniden ele geçirdiler. Yeni işgal edilen yerler, Romalılar için yeni gelir kaynakları, yeni yeni köleler demekti. Aradaki uçuruma ve yapılan zulümlere daha fazla dayanamayan İtalyan köylüler ve köleler isyan ettiler. İsyanların kanlı bir şekilde bastırılmasına rağmen karışıklıkları, Sulla, Pompeisus, Crassus ve Sezar gibi diktatörler de durduramadı. Yaptığı başarılı savaşlarla, Mısır'ı Romalılara kazandıran Sezar'ın yeğeni Oktavianus, Roma'da cumhûriyet devrini kapatıp, imparatorluk devrini başlattı.Roma orduları başkumandanı olan Oktavianus'a M.Ö. 27 yılında, “ulu” manasına gelen Augustus ünvanı ve İmperium dini yetkisi verilmişti. Augustus Oktavianus imparator yetkisiyle öteki generallerin üzerine çıktı. Roma'nın yönetimini eline aldı. Eyaletlerin idaresini senatoyla paylaştı. Halk meclislerinin yetkileri, imparatorun atadığı memurların eline geçti. Devlete ve topluma yeni bir düzen vermeye çalışan Augustus'un koyduğu ilkeler, iki yüz yıl devlet yönetiminde esas alındı. Roma'da cumhûriyet idaresi sona erip imparatorluk devri başlayınca, büyük gelişmeler oldu. Roma, on asırdan beri en parlak devrine girip, tarım ve ticarette büyük ölçüde gelişti. Pekçok sanat eseri yapıldı. Oktavianus, Augustus Hanedanının kurucusu olup, kırk bir yıl iktidarda kaldı. Milattan sonra 14 yılında ölünce, evlatlığı Tiberius imparator odu.Tiberius, Romalılara önce iyi muamele ettiyse de, sonra sert bir idare kurdu. Tiberius, 37 yılında ölünce, yeğeni Gaius imparator oldu. Gaius dengesiz bir kimse olup, isyan neticesinde 54 yılında öldürüldü. Augustus Hanedanının son imparatoru Neron olup, 68 yılına kadar iktidarda kaldı. Neron, diktatörlüğü, çılgınlıkları ve İsa aleyhisselama inananlara zulmü ile tanınır. Ordunun isyanı üzerine, uşağına kendini öldürterek intihar etti. M.S. 68 yılında Neron'dan sonra Doğu Orduları Kumandanı General Flavianus Vespasianus'un Roma tahtını ele geçirmesiyle, Flaviyenler Hanedanı kuruldu. Flaviyenler Hanedanı(68-96) devrinde Kudüste Yahûdi isyanı oldu. Yahûdi isyanı 70 yılında kanlı bir şekilde bastırılıp, Yahûdiler Kudüs'ten sürüldü. Bu devirde Roma'da Pédérastie, yani gulamparelik (livata) çok yayıldı. 79 yılında Vezüv Yanardağı püskürerek Pompei ve Herkülanum şehirleri kızgın lavlar altında kaldı. Flavianus'un oğlu Titus'tan sonra imparator olan torunu Domitianus'un 96 yılında öldürülmesiyle Flaviyenler Hanedanı da sona erdi.96 yılında General Trainus, Roma'da Antoninler Hanedanını başlattı. Trainus, Romanya'yı alıp, Perslerle çarpışarak Mezopotamya'ya kadar gitti. Edirne şehrini kurup, 138 yılında öldü. Bu hanedanın son hükümdarı Kommodus 193 yılında karısı ve cariyeleri tarafından öldürüldü. Antoninler Hanedanından sonra Roma'da Pretoriyen denilen hassa ordusu, devlet idaresine hakim olup, 193'te İlliryalı imparatorlar devri başladı. Bu devirde, hassa ordusuna en fazla rüşveti veren imparator olup, bahşişle iktidarda kalıyordu. Tuna hattındaki kumandanlarından Septimus Severius bütün rakiplerini yenerek, imparator oldu. İsyanları bastırdı ise de onun ölümünden Diocletianus'un başa geçmesine kadar karışıklıklar sona ermedi. Diocletianus (M.S. 284-305) devrinde Roma imparatorluk toprakları taksim edilerek, ülkede dörtlü idare kuruldu. İmparatorluk merkezleri İzmit ve Milano olmak üzere iki bölgeye ayrıldı. Her bölgenin başına bir imparator ve “sezar” ünvanı taşıyan yardımcılar tayin edildi. Diocletianus'tan sonra, imparator ve sezarların mücadelesi başlayarak, iç savaşlar çıktı. Dörtlü idareden büyük Kostantin (324-337) Hıristiyanlığı kabûl etti. M.S. 325 yılında İznik'te toplanan konsülde 309 papaz toplayıp, yeni İncil yazdı. İncil'e felsefi fikirler karıştırıp Hıristiyanlıkta olmayan teslis (trinite), yani baba-oğul-Rûhü'l-Kudüs inancını yerleştirdi. Hıristiyanlıkta teslis, yani üçleme inancının olmadığını söyleyen Aryüs afaroz edilip, doğru olan Barnabas İncili yasaklanarak; Matta, Markos, Luka, Yuhanna'nın incilleri bırakıldı. Noel gecesi bayram ilan edildi. 330'da Bizans kasabasını büyültüp Kostantiniyye ismiyle İstanbul şehrini kurdu. Kostantin'den sonra gelen imparatorlardan Theodosius (379-395) devrinde, idareye ortak olan imparator ve sezarların mücadelesi devam etti. Theodosius, M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğunu iki oğlu arasında paylaştırdı. Honorius Batı Roma, Arcadius Doğu Roma (Bizans) imparatoru oldular.Roma'da çok yaygınlaşan ahlaksızlık, iç mücadele, Hıristiyanlığın doğuşu ve kavimler göçü sebebiyle zayıflayıp ikiye ayrılan Roma İmparatorluğu devamlı geriledi. Batı Roma'da idare, özel muhafızlara kumanda eden generallerin eline geçti. Vizigotlar, Adriyatik kıyılarını (397), bilahare İtalya'yı ele geçirdiler (410). Franklar, Kuzey Galya'yı (406); Burgundlar, Savoia'yı (443) işgal ettiler. Vandallar, Galya ve İspanya'yı kırıp geçirdikten sonra Afrika'ya geçtiler. Afrika'dan Roma'ya geçip şehri yağmaladılar. İtalya'ya giren Hunları, Papa I. Leo haraç vererek durdurabildi (452). İdare aşiretlerin eline geçip, imparatorların hiçbir gücü kalmadı. Vizigotlardan Odoakr adlı bir aşiret reisi, imparator Romulus'u 476'da tahtından indirdi. Odoakr, imparatorluk alametlerini Bizans'a göndererek, kendisini İtalya kralı ilan etti. Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu da, 1453 yılında Osmanlı padişahlarından Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) tarafından yıkılıp, ortaçağ sona ererek, yeniçağ başladı. M.Ö. 27 yılında kurulan Roma İmparatorluğu, M.S. 1453 yılında sona ererek, tarihe karıştı.(Bkz. Bizans İmparatorluğu) Roma İmparatorluğunun hudutları: Batıda Atlas Okyanusu ve bütün Batı Avrupa; güneyde bütün Kuzey Afrika ve Akdeniz ülkeleri; doğuda, Mısır, Arap Yarımadası, Mezopotamya, Doğu Anadolu ve Kafkasya'ya kadar; kuzeyde Ren ve Tuna nehirleriyle Trakya'ya kadardır. İmparatorluk M.S. 395 yılında ikiye ayrılınca, Balkanlar hattının batısı Batı Roma, doğusu Doğu Roma(Bizans) topraklarına dahil oldu. Roma'da cumhûriyetten sonra, M.Ö. 27 yılında, Monarşik imparatorluk idare devri başladı. İmperium yetkisine sahip hükümdarlar, M.S. 3. yüzyılda monarşik despotizm idaresini tatbik etmeye başladı. Dörtlü idare devrinin başlamasıyla da, iki imparator ve yardımcı iki sezar bulunuyordu. İmparator ve sezarlar birbirleriyle mücadele ederlerdi. Roma ordusu, merkezi ve bölge kuvvetlerine ayrılmıştı. Merkezdeki hassa ordusu ve bölgelerdeki kumandanlar zamanla siyasi hayatta söz sahibi oldular. Yelken ve kürekle hareket eden Roma donanmasında köle esirler çalışırdı. Akdeniz, Romalıların gölü halindeydi. Roma İmparatorluğunda M.Ö. 451-449'da toplanan Oniki Levha Kanunları'nın, genişletilmiş şekli olan Roma kanunları tatbik edilirdi. Roma hukûki müesseseleri, Romalılar devrinde ve Hıristiyan Batı Akdeniz ülkelerinde yüzyıllarca kullanılmıştır. Romalılar önceleri putperestken, M.S. 4. yüzyılda Hıristiyanlık dinini kabul ettiler. Fakat bu Yahûdiler elinde bozulmuş Hıristiyanlıktı. Romalılar, önceleri Hıristiyanlara çok zulüm yapmış olmalarına rağmen, bundan sonra Hıristiyanlığı bütün Akdeniz ve Batı Avrupa ülkelerine yaydılar. Latince konuşan Romalılar, Latin dili ve edebiyatının ilk klasik eserlerini verdiler. Latin dili ve edebiyatını bütün Akdeniz ve Batı Avrupa ülkelerine yaydılar. Latin Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bile, Roma kilisesi (Papalık) vasıtasıyla bu iş hala devam ettirilmektedir. Roma'da imparatorluk devrinde iktisadi gelir arttı. Gümrük, para birliği ve getirilen kolaylıklar ticareti geliştirdi. Karada ve denizde hem iç ticaret, hem de kıtalararası dış ticaret gelişip, şehirlerin sayıları ve nüfûsu yükselerek arttı. Britanya Adalarından Çin'e; Atlas Okyanusundan Kızıldeniz, Basra Körfezi, Karadeniz ve Hazar Denizine kadar, kara ve deniz ticareti yapılıyordu. Kara ticareti kervanlar, deniz ticareti de gemilerle yapılıyordu. Tarihi İpek Yolu, Pekin'den Roma'ya kervanlarla mal taşıyordu. Altın, gümüş gibi kıymetli madenler, demir ve tunçtan yapılan eşya ile zeytinyağı ve Akdeniz ürünleri karşılığında çeşitli kumaş, halı, inci, hindistancevizi, fildişi, her türlü baharat, papağan, tavus kuşu, maymun, kaplan ve fil alınırdı. Yayılma siyaseti sebebiyle çok genişleyen imparatorluk, büyük ölçüde servete ve bolluğa kavuştu. Yunan kültürü ve geleneklerinin benimsenmesiyle eğlence hayatı arttı. Tiyatrolar, sirkler, şatolar, büyük tapınaklar yapıldı. Roma hamamları imparatorluk devrinde çoğalarak, zevk ve eğlence yeri oldu. Asilzadeler, zenginler ve büyük rütbeli memurlar arasında zevk ve eğlence düşkünlüğü arttı. Eğlencelerin mahiyetleri değişerek, savaşta esir alınan ve gladyatör denilen güreşçilerin birbirlerini öldürmeleri, ölüme mahkum edilenlerin aslan ve kaplan gibi vahşi hayvanlara parçalatılması şekline sokuldu. Romalılarda mimarlık sanat eserleri, heykeltraşlık ve büst yapımı gelişmiştir. Roma eserlerinde; kubbe ve bina yüzlerinde düz taş, duvarlarda yontulmamış taş, çakıl, tuğla kullanılırdı. Duvarlardaki taşlar beşgen ve altıgen şeklindeydi. Zafer takları, su kemerleri, kemerli binalar yapıldı. Akdeniz ülkelerinde Roma İmparatorluğundan kalma eserlere hala rastlanmaktadır.Roma İmparatorluğu - Krallık Öncesi Dönemİtalya’da eskitaş çağından beri yaşayan insan toplulukları vardı. İ.Ö. 3000’lerde, yenitaş çağına geçmiş Akdeniz asıllı halklar görülür..İtalya’ya 1200yıllarında gelen kabileler İtalikler’dir. İtalikler’in yerli halkla karışmalarından “Latinler”(ovalılar) denen halk doğmuş. İtalya’ya Anadolu’dan gelen, Romalı ozan Vegilius’un Aeneas destanında anlatılan Etrüskler’in, denizcilikte usta bir halk olduğu anlaşılıyor. Etrüksler, İtalya’da tarımcı köy toplulukları halinde yaşayan Latinler üzerinde kurdukları egemenlikle, toplumsal farklılaşmaya uğramış toplumların,dolayısıyla uygarlığın orataya çıkmasına yol açmıştır.Bu olaydan yüzyıl kadar sonra bazı Latin köyleri birer kent duruma geçmişler. Bu kent toplumlarında şarap, zeytinyağı ve maden işletmeciliği, Kartaca , Fenike ve Ege adaları ile ticaret ilişkileri görülür. Siyasi örgütleniş “civitas” denen bağımsız kent devletleri biçimindedir. Kent devletleri önceleri seçimle iş başına gelen ve aynı zamanda en yüsek komutan, yargıç,din adamı olan krallarca yönetilirdi. Zamanla monarşilerin yerini aristokrasiler alırRoma İmparatorluğu - Krallık DönemiEfsaneye göre,Roma’yı Romus ve Romulus kardeşler kurmuştur. Eskiçağ tarihçileri, Roma krallığının başlangıcı olarak I.Ö. 753’ü verirler. Etrüksler, üzerinde egemenlik kurdukları Latin köylerini birleştirip Roma kentini kurarken, yerli halkı kentin kurulmasında zorla çalıştırmışlar. Bu durum iki toplumun arasını açmış. Latin halkın zamanla güçlenen aristokratları , bir buçuk yüzyıl sonra ayaklanarak I.Ö. 509’da Etrüks kralını kovmuşlar.Roma İmparatorluğu - Cumhuriyet DönemiEtrüks kralını kovarak yönetimi el geçiren, kendilerine Patricii(babalar) denen Latin aristokratları, Etrüks karallık kurumuna duydukları düşmanlıktan dolayı, krallık düzenini yıkıp, cumhuriyeti kurmuşlar. Batı dillerinde cumhuriyet anlamına gelen “republic” Latince’de “halk için” anlamına gelen “Res publica”den gelmektedir.Res publica zamanla, toplumun tek kişi tarafından değil meclislerce yönetilmesi anlamını kazanmıştır. Bir yönetime cumhuriyet denilmesi için meclislerin halk meclisi olması zorunlu değildir. Gerçekten, Roma Cumhuriyeti de “aristokratik bir cumhuriyer”tir. Nüfusunun %10’nu oluşturan patriciler iyi örgütlenmiş büyük toprak sahipleri sınıfıydı ve tam vatandaşlık haklarına sahiptiler. Nüfusunun %90’nı oluşturan sınırlı vatandaşlık hakları tanıdıkları plebler üzerinde aristokratik bir cumhuriyet yönetimi kurmuşlardıPlebler sınıfı da yoksul ve zengin plebler olarak ikiye ayrılır. Zengin plebler bir kentsoylular sınıfını oluştururken, pleblerin yoksullaşan kesimi Rıma proletaryasını oluşturacaktık. Latince’de “proles” çocuk demektir. Vatandaşları zenginliklerine göre ordunun birliklerine almak ve öteki vatandaş haklarıyla ve görevleriyle ilgili düzenlemeleri yapmak amacıyla, Roma vatandaşları çeşitli server sınıflarına ayrılırlarken, ploterya adı, vatandaşların çocuklarından başka servertleri olmayan yoksul kesimini belirtmek için kullanılmıştı. Roma toplumunun cumhuriyet dönemindeki bu sınıfları dışında ileride imparatorluk döneminde, plenblerin orduya süvari olarak atlarıyla katılan üst tabakalılardan oluşan bir “atlılar” sınıfı ortaya çıkacaktır. Zenginleşen plebler patricileri zorlayarak siyasal haklarını genişletip memur olmaya başlayınca, patrici üyeleriyle evlenmelerini önleyen yasaları da kaldırtmışlardır. Böylece patrici üyeleriyle zengin pleblerin karışmalarından doğan bu sınıfa, iyiler anlmına gelen “optimates” denecektir. Buna karşılık zengin olmayan halk sınıfına “populares” denmeye başlanacaktır. Daha önceleri patriciler ile plebler arasında olan sınıf ve iktidar kavgaları, cumhuriyetin sonlarına doğru ve imparatorluk döneminde optimates ve populares sınıfları arasında sürecektir.Roma’da cumhuriyet döneminin tarihi, dışta Roma’nın gelişmesinin, içte sınıf kavgalarının tarihi olmuştur. Roma kent devleti güçlenirken, Romalılar Sicilya’da ve Kartaca’da kölelerin ya da serflerin çalıştırıldıkları büyük topraklarda kapitalist yöntemlerle, pazara dönük, karlı tarımsal üretmin yapıldığına tanık oldular. Roma toprak ağaları, “latifundia” denen çiftliklerde yapılan bu yönetim biçimini benimsediler. Bu, bir yandan sınıf çatışmalarına yol açarken, öte yandan Roma’yı geniş toprakları olan bir kara imparatorluğu durumuna getirme yolunda sonuçlar doğurdu. Roma, Atina’dan çok daha büyük çapta köle emeğine dayanan bir toplumdu.İç gelişmeler alanında Roma plebleri, patrici sınıfyla savaşımlarında adım adım ilerleyerek, Roma’nın yönetiminde gittikçe daha fazla söz sahibi olabilmeyi başardılar. Önce patricilerin “Senato”suna karşlık kendi “Pleb Meclsini” kurdular. Patricilerdenn istedikleri hakları alamayınca “öyleyse kendi başınızın çaresine bakın” diyerek, Roma’dan ayrılıp başka bir yerde kendi topluluklarını kurmak üzere yürüyüşe geçince, borçlarını bağışlatıp, köle durumuna düşmüş üyelerinin özgürlüklerini geri verdirip “tribün” denen memular ile Roma yönetimine katılma haklarını elde ettiler. İ.Ö 450 yılında “On iki Levha Yasası”nı, aristokratik sözlü hukukunun yerine geörmeyi başardılar. İ.Ö. 447’de Pleb meclisini bir halk meclisi durumana getirerek, Senato gibi yasa çıkarma yetkisine sahib bir meclise kavuştılar. İ.Ö. 445’te ise, pleblerle patrici sınıfından olanların evlenmlerini yasaklayan yasayı kaldırttılar. İ.Ö. 421’de, daha önce yalnızca patrici üyelerine açık olan Roma yüksek memurlukları pleblere açıldı. İ.Ö. 326’da borç köleliği kaldırıldı. İ.Ö. 287’de plebler bir kez daha kendi devletlerini kurmak üzere Roma’dan ayrıldıklarında, çaresiz kalan patriciler, pleb halk meclisini Senatoya eşit bir yasama gücüne sahip olmasını kabul ettiler.İçte sınıf çatışmaları bu yönde gelişirken, dışta Roma’nın hızla genişlendiğini görüyoruz. Roma ilk gelişmelerini tuz ticareti yolu üzerinde bulunuşuna borçludur. Tuz ticaretine zamanla zeytinyağı ve şaağ ticareti eklenmiş, bu yolla zeytin ve üzüm tarımına geçilmiştir. Latifundilarda köleler çalıştırarak pazara yönelik bir tarım gerçekleştirilmiştir. Bu gelişmeler patricilerin topraklarını genişletme yolunda bir politika izlemelerine neden olmuştur. İ.Ö. 493’de Roma’nın otuz Latin kent ile kurduğu “Latin Birliği” giderek Roma’nın bunlar ve bunlara eklenen kentler üzerine dayattığı bir egemenliğe dönüşür. İ.Ö.448’de Roma Akdeniz ticaretine girerek, genişlemesine hem karadan hem denizden sürdürme olanağı bulmuştur. Roma kentince yönetilen Latin Birliği’ni yönetime katılma hakkı olmayan kentleri, kendilerine de Roma vatandaşlık haklarının tanınması isteği ile İ.Ö.340’ta ayaklandılar.Bu ayaklanma bastırıldı; ama dene de bunların halklarına Roma vatandaşlık hakları tanındı. Ancak Roma, kentler arası ticareti elinden kaçırmamak için, bu kentlerin birbirleri ile olan ticareti yasakladı.İ.Ö.272’den sonra Roma, Güney İtalya daki Yunan kent devletlerini ele geçirdi. İ.Ö.264’te Akdeniz ticareti ve gemenliği yolunda Kartaca ile savaştı. İ.Ö.210’da Kartaca’yı kesin olarak yenince Akdeniz’i ele geçirdi. İ.Ö.168’de Makedonya’yı İ.Ö.146’da Yunanistan’ı topraklarına kattı.

Hiç yorum yok: